Kitaplar


 

 


(Ortak kitap)
 



    https://www.facebook.com/ozmenu  https://twitter.com/unalozmen

 

Ünal Özmen

 
Öğretmenleri pohpohlamaya gerek yok

Geçen hafta buraya, yorumunu bu gün yapmak üzere eğitim işkolunda örgütlü (kamu) sendikaların üye sayılarını gösteren mutabakat metinlerinden ikisini bırakmıştım. İki tablodan biri Türkiye geneline, diğeri Ankara’nın Pursaklar ilçesine ait rakamları veriyordu. Kısa analizimize geçmeden sayıları anımsayalım: MEB’in 56 bin 284 kurumunda (okul, il-ilçe müdürlükleri vb) görevli memur statüsündeki kamu çalışanı toplamı 856 bin 898. Bunların 588 bin 462’si sendika üyesi. Eğitim Bir Sen 226 bin 433, Türk Eğitim Sen 199 bin 320, Eğitim Sen 113 bin 928, Eğitim İş 34 bin 113.

Aslında tablo, yorum gerektirmeyecek derecede açık; başta eğitim iş kolu olmak üzere kamuda örgütlü sendikalar (kimisine sendika denebilirse) devletle yakınlığı oranında üye sayısını artırırken haklarını işveren saldırısından korumaya çalışan, güncel taleplerle ortaya çıkanlar yeni üye kazanmak bir yana mevcut üyesini de kaybediyor. Bu tablodan çıkarılacak oldukça çok ve mantıklı sonuç var; fakat benim okumamdan edindiğim ilk sonuç, proleterleştiğinin farkında olmayan ve küçük burjuva hayallerinin peşinde koşan öğretmenlerin kendilerini hâlâ devletle özdeşleştirmeye devam ettiği, bundan ötürü de toplumun ezilen kesimleri için hiç de güvenilir bir müttefik olmadığı yönündedir. Bir hafta süren isyanın öznesinin gençler olması, bana göre entelektüel bilinen organik aydınlara güvenin bittiğini de gösterir. Ne yazık ki Eğitim Sen’in, izzetini işvereninin paçasında arayan büyük çoğunluk adına kapasitesini zorlayarak iki kat performans harcayarak ortaya koyduğu entelektüel çabası bu gerçeği değiştiremiyor.   

Uzun bir makale konusu olabilecek bu konuyu geçelim ve Eğitim Bir Sen’le Türk Eğitim Sen’in sayısal üstünlüğünü nereden ve nasıl elde ettiğine bakalım. Aslında bunu da 802 eğitim çalışanı bulunan Pursaklar bize gösteriyor. Tabloyu incelediyseniz Pursaklar’daki eğitim çalışanlarının eksiksiz, tümünün bir sendikaya üye olduğunu görmüş olmalısınız. Bu ilçede Türk Eğitim Sen 374, Eğitim Bir Sen 371, Eğitim Sen 35, Eğitim İş 16 üyeye sahip (kalan 6’sı ise üç başka sendikada). Hükümetin ve Ankara Büyükşenir Belediyesinin gözetimindeki Pursaklar, tarikatların karargâhının bulunduğu küçük bir ilçe. Demek ki özellikle öğretmenler, otoriteyle yakınlaştıkları oranda ona tabi oluyorlar. 

Öğretmenlik mesleğindeki dönüşümü analiz ederken mesleki erozyonu hep dış nedenlerin zorlamasına bağladık. Neoliberalizm denen küresel ekonomik düzen farklı bir insan tipi istiyordu; müfredatları, okul sistemini ve doğal olarak öğretmeni beklentisine uygun toplumu inşa edecek şekilde yeniden tanımladı. Ve sonunda öğretmenlik de tarihsel rolünden uzaklaştı, entelektüel özelliğini yitirdi, vs. vs… İyi de öğretmen buna neden izin verdi? İşini yapış biçimi, çalışma koşulları, ekonomik durumu, toplumla ilişkisi, ruhsal yapısı aleyhine bozulan bir meslek ‘ben eğitim sisteminin neresindeyim’ diye sormaz mı hiç? Sormadı… Demek ki bu mesleğin başına gelenleri hep dış nedenlere bağlamamak, bu teslim olma halini görmezden gelmemek gerek.

Öğretmenleri (örgütleri de dahil), mesleklerindeki nitelik kaybının sorumlusu olarak görmek istemedik. Her halde bir yandan devletin sistematik baskısı, velinin denetimi ve ağır çalışma koşullarına karşın bir de dost bildikleri kalemlerden darbe almasınlar diye düşündük. Fakat artık itiraf etmek gerekir ki bu doğru bir tutum değil. Toplumun ihtiyaç duyduğu en zor zamanında öğretmenin halkın karşısında devletin safında yer alıyor olmasını ve kendi mesleğine yaptığı kötülüğü görmezden gelmek artık pohpohlamaya girer, buna gerek yok! Öğretmenlere “kabahatin çoğu sende be kardeşim” demek gerek.
  
2156 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın